Medya Bülteni – Ocak 2024

Avrupa’dan Gelişmeler

AB’nin 2030 yeşil hedeflerinin çoğunu kaçırması muhtemel, PoliticoPro

Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin yeşil hedeflerinin çoğunu karşılama yolunda olmadığı belirtildi. AB’nin, geçen yıl kabul edilen Avrupa Yeşil Mutabakatının uygulanmasına ilişkin plan olan 8. Çevre Eylem Programı kapsamında kendisi için belirlediği 28 hedeften yalnızca beşinin gerçekleştirilmesi “çok muhtemel” ve diğer üç hedefin gerçekleştirilmesi “muhtemel” gözüküyor. Raporda, geriye 15 hedefin “olasılık dışı”, 5’inin ise karşılanması “çok olası” olduğu vurgulanıyor. EEA İcra Direktörü Leena Ylä-Mononen, AB ülkelerinin “Avrupa’nın çevre ve iklim hedeflerini 2030 yılına kadar karşılamaya yönelik eylemlerini acilen güçlendirmesi gerektiğini” söyledi. “Bu, mevcut yasaların tam olarak uygulanmasını, geleceğe yönelik teknolojilere yapılan yatırımların artırılmasını ve sürdürülebilirliğin tüm politikalarda merkezi bir unsur haline getirilmesini içeriyor.”

Ajansın AB’nin karşılamasının “çok muhtemel” olmadığını düşündüğü beş hedef arasında, tüketiminin çevresel ayak izini önemli ölçüde azaltmak ve AB’nin ormanlarını ve karadaki karbon yutaklarını 2030 yılına kadar 310 milyon tona çıkarmak yer alıyor. AB aynı zamanda organik tarımı bloğun tarım arazilerinin yüzde 25’ine çıkarmak, geri dönüştürülmüş malzeme kullanımını iki katına çıkarmak ve birincil enerji tüketimini azaltmak konusunda da yoldan çok uzakta.

Ajans ayrıca, AB’nin, fosil yakıt sübvansiyonlarını aşamalı olarak kaldırma ve yenilenebilir enerjinin payını AB’nin nihai tüketiminin en az yüzde 42,5’ine çıkarma hedeflerine ulaşmasının “olası olmadığını” tespit etti. Atık üretimini azaltma ve nitrat kirliliğini yarıya indirme hedeflerini sıraladı. Yeraltı sularında ve ulaşılması mümkün olmayan korunan alanların sayısı da artırılması gerektiği, AB’nin üç temel alanda (çevreyi korumak ve eski haline getirmek, iklim değişikliğini hafifletmek ve değişen koşullara daha iyi uyum sağlamak) “kararlı ve acil eylem” uygulaması gerektiği sonucuna varıldı.

Ajans, birçok alanda geri kalmış olmasına rağmen, AB’nin yeşil işleri ve yeşil inovasyonu artırma ve ince parçacıklı maddelerden kaynaklanan hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin sayısını azaltma hedeflerine ulaşmasının “çok muhtemel” olduğunu söyledi. 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının yüzde 55 oranında azaltılması bekleniyor.

Dünya’dan Gelişmeler

BM Kurumları Et Mesajları Konusunda Çatıştı, PoliticoPro

COP28 iklim konvansiyonu, dünyanın hayvansal protein tüketimini azaltması gerekip gerekmediği konusunda BM içinde yaşanan hararetli anlaşmazlığa dair hiçbir çözümle sonuçlanmadı.

BM Gıda ve Tarım Ajansı (FAO), 10 Aralık’ta Avrupa ve diğer zengin bölgelerde et ve süt ürünleri tüketiminin düşmesi gerektiğini, ancak açlık ve yetersiz beslenmeyle mücadele için genel küresel tüketimin artması gerektiğini belirten bir rapor yayınladığından bu yana eleştirilere hedef oluyor.

Birkaç gün önce, BM Çevre Programı (UNEP), gıda sistemlerinin çevresel etkilerini azaltmak için bitki bazlı ve kültürlü etler gibi alternatif proteinleri destekleyen kendi raporunu yayınlamıştı.

Bilim: Hayvancılık, tarımdan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor. Tarım arazilerinin büyük çoğunluğunu işgal etmesine rağmen dünyadaki proteinin yalnızca üçte birini ve kalorisinin beşte birinden azını üretiyor. FAO raporu, gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar için hayvansal proteinin besinsel faydalarının bu verimsizliğe ağır bastığını öne sürüyor.

“[Eğer] Afrika’da, özellikle de kırsal bir bölgede bir çocuksanız, hiçbir mahsulde göremediğiniz demir, çinko, kalsiyum, B12 vitamini gibi mikro besinlerin çoğunu almanın en iyi yolu budur. FAO Tarımsal Gıda Ekonomisi ve Politikası Bölümü Direktörü David Laborde, POLITICO’ya şöyle konuştu: “Süt, et ve yumurtaya erişim imkanı var.”

Politika: Eleştirmenler, FAO’nun vardığı sonucun tamamen cızırtılı olduğunu söylüyor. Ucuz yeşil sebzeler besin eksikliklerinin çoğunu daha iyi giderebilirken, FAO’nun Hollanda ve Yeni Zelanda gibi “verimli” ülkelerde üretimi artırmaya yönelik önerileri hayvancılık endüstrisi için cennetten gelen kudret helvası gibi gözüküyor.