Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 1945’teki kuruluşuna ithafen her yıl 16 Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü, bu yıl “Daha İyi Gıdalar ve Daha İyi Bir Gelecek İçin El Ele” temasını ele alıyor. İyi gıdaya erişim, sürdürülebilir tarım uygulamaları, gıda güvenliği ve uluslararası iş birliklerinin önemine dikkat çeken bu tema, milyarlarca insanı ortak bir bilinçle harekete geçmeye çağırıyor. BİTKİDEN de bu özel günde bireyleri, kurumları ve karar vericileri “el ele” vererek daha adil bir gıda sistemi için birlikte çalışmaya davet ediyor.
Her yıl 16 Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü, bu yıl Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 80. kuruluş yılına özel olarak “Daha İyi Gıdalar ve Daha İyi Bir Gelecek İçin El Ele” temasıyla tüm dünyada kutlanıyor.
Tema iyi gıdaya erişim, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliğinin ancak adil, erişilebilir ve dayanıklı bir gıda sitemi dönüşümüyle mümkün olabileceğini vurguluyor. Böylesi bir dönüşüm, yalnızca hükümetlerin ve şirketlerin değil; sürdürülebilirlik odaklı sivil toplum kuruluşlarının da kritik rol üstlenmesini gerektiriyor.
Bu çerçevede değerlendirmelerde bulunan Bitki Bazlı Gıdalar Derneği (BİTKİDEN) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, “Mevcut gıda sistemi ne insan sağlığı ne de gezegen sağlığı açısından sürdürülebilir değil. Artan nüfus, iklim krizi ve kaynakların tükenmesi, daha dengeli, düşük emisyonlu ve besin değeri yüksek bir sisteme yönelmeyi zorunlu kılıyor. BİTKİDEN olarak farkındalık yaratma, politika belgeleri oluşturma ve sektörel iş birliklerini geliştirme alanlarında öncü adımlar atıyoruz” diyor.
Bitki bazlı beslenme: Sürdürülebilir geleceğin anahtarı
Akdağ, özellikle bitki bazlı beslenmenin sürdürülebilir gıda sisteminde kritik rol oynadığını vurguladı: “Baklagiller, tam tahıllar ve kuruyemişler sadece besleyici değil; üretimleri sırasında daha az su ve arazi kullanılıyor, karbon ayak izini azaltıyor. Yerel ve mevsimine uygun bitkisel ürünlerin tercih edilmesi hem biyoçeşitliliği destekliyor hem de çiftçilere ekonomik fayda sağlıyor. Bu yönüyle bitki bazlı gıdalar, yalnızca bir beslenme tercihi değil, sürdürülebilir kalkınmanın da aracı.”
“Herkesin bu sürece katkı sunabileceği bir alan var”
Her bireyin bu dönüşümün bir parçası olabileceğini hatırlatan Akdağ şu çağrıyı yaptı: “Bugün dünyada yaklaşık 673 milyon insan açlıkla mücadele ediyor. Buna karşın bazı bölgelerde gıda israfı ve sağlıksız beslenme hızla artıyor. Bu çarpıcı tablo, mevcut gıda sisteminin insan sağlığı ve gezegenin dengesine hizmet edebilmesi için dönüşmesi gerektiğini gösteriyor.
Artan nüfus, iklim krizi ve doğal kaynakların tükenmesi karşısında yalnızca üretim biçimlerini değil, tüketim alışkanlıklarımızı da dönüştürmeliyiz. Sofralarına daha fazla sebze, meyve ve bitkisel protein ekleyen, bilinçli tercihler yapan ve israfı azaltan her birey hem kendi sağlığı hem de gezegen için fark yaratabilir. Geleceğin güvenli gıda sistemini bugünden inşa etmek elimizde.”