Bitki Bazlı Gıdalar Derneği (BİTKİDEN) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, “Türkiye’nin tüketici, iç pazar ve ihracat açısından büyük bir potansiyeli var çünkü biz hala Avrupa’ya göre genç bir jenerasyonuz.” dedi.
![]()
Bitki Bazlı Gıdalar Derneği (BİTKİDEN) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, Türkiye’nin zengin bitki
çeşitliliğine işaret ederek, “Türkiye’nin tüketici, iç pazar ve ihracat açısından büyük bir potansiyeli var
çünkü biz hala Avrupa’ya göre genç bir jenerasyonuz. Genç kuşaklar bu ürünlere daha fazla ilgi
duyuyorlar.” açıklamasında bulundu.
Akdağ, Uluslararası Bitki Bazlı Gıdalar Birliğinin desteğiyle sürdürdükleri çalışmalar kapsamında
Türkiye’nin bitki bazlı gıdalara ilişkin politika raporunun hazırlanması, kamuoyunun bilinçlendirilmesi,
paydaşların bir araya getirilmesi ve sektördeki zorlukların belirlenerek çözüm yollarının
geliştirilmesini hedeflediklerini söyledi.
BİTKİDEN olarak, sürdürülebilir gıda sistemine geçişte bilimsel yaklaşımı, teknoloji desteğini
ve çok paydaşlı işbirliklerini merkeze aldıklarını aktaran Akdağ, Türkiye’nin alternatif protein
alanındaki kapasitesini artırma, katma değeri yüksek ürün geliştirme ve bu alanda politika önerileri
oluşturma hedefiyle yürütülen projelerde paydaş olarak yer aldıklarını anlattı.
“Genç kuşaklar bu ürünlere daha fazla ilgi duyuyorlar”
Akdağ, bitki bazlı gıdalarda son dönemde en hızlı yatırım ve gelişimin Avrupa’da olduğuna
dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Başta Danimarka olmak üzere Avrupa ülkeleri bu alanda gıda politikaları oluşturuyor.
Biz de ulusal bir politika oluşturmalıyız. Bu konuda Türkiye’nin gideceği daha çok yol var
ama potansiyeli çok yüksek. Türkiye’nin tüketici, iç pazar ve ihracat açısından büyük bir
potansiyeli var çünkü biz hala Avrupa’ya göre genç bir jenerasyonuz. Genç kuşaklar
bu ürünlere daha fazla ilgi duyuyorlar.
Dünya genelinde de bitki bazlı beslenme özellikle genç kuşaklar arasında öne çıkıyor.
Araştırmalar, Z ve Y kuşaklarının bitki bazlı gıdalara daha fazla ilgi gösterdiğini ortaya koyuyor.
Büyük bir iç pazarımız var, öte yandan ihracatta öncü olabiliriz. Ülkemiz, biyolojik çeşitlilik
bakımından dünya çapında nadir bir konuma sahip, yaklaşık 12 bin bitki türüne
ev sahipliği yapıyor, bunun neredeyse 4 bini endemik.”
Şirketler tarafında bu alanda da çalışmaların olduğuna değinen Akdağ, startuplarda çok
fazla çalışma olduğunu, bu alanda küçük, butik çok fazla üretici bulunduğunu ve
bunların yatırım bulması durumunda çok daha büyüyebileceğini dile getirdi.
Akdağ, şu anda halihazırda büyük olan üreticilerin de bitkisel ürün çalışmasının olduğuna
işaret ederek, “Çoğu da çıkarmış durumda. AR-GE çalışmaları, yatırımlar devam ediyor.
Tabii burada zemin oluşması gerekiyor. Biraz daha önünü açıcı regülasyonlara ihtiyaç var.
Tüketici talebi için de tüketicinin bunları anlaması ve tanıması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Hayvansal ürün üreticilerinin halihazırda var olan portföyünü bitki bazlı ürünlerle
genişletebileceğine, sektörde daha rekabetçi olmak için fırsatları olduğuna dikkati çeken Akdağ,
şöyle devam etti:
“Gıda sektöründe hayvansal veya bitkisel ayrı gemilerde değil, aynı gemide. Bunlar birbirini
destekleyerek ilerleyebilecek şeyler. Dolayısıyla burada bir rekabet veya birbirini ezmek değil de bir
el sıkışarak ‘Tüketici, ülke, ekonomi için neler yapabiliriz?’ diye bakmak gerekir.”
